Fethullah Gülen Cemaati ve 30 Mart Seçimleri Part 3

Son iki yazıdan önce aslnda niyetim sadece bu yazıyı yazmaktı. Ama bu yazıyı yazmadan önce kısa bir kronoloji yazayım dedim o iki yazı çıktı meydana.

Son iki yazıdaki olaylar olurken Gülen Cemaati bir yandan da canhıraş bir şekilde AK Parti’nin seçimde başarısız olması için çaba harcıyordu. Cemaat abi ve ablalarının kapı kapı dolaşıp CHP’ye oy topladığını bizzat Hüseyin Gülerce açıkladı. Zaten Cemaat kalemleri de gerek sosyal medyada olsun gerekse de köşe yazılarında olsun alenen CHP, olmadı AK Parti hariç herhangi bir partiye oy atılmasını istiyordu. Ak Parti’ye oy atacağı düşünülen eş dost aranıyor ve Ak Parti’ye oy atılmaması öğütleniyordu. Ayrıca bizzat Fethullah Gülen Ekrem Dumanlı’ya verdiği röportajda kendisini sevenlere seslenmişti: “Bana edilen hakaretleri içine sindiren varsa bunlara oy versin.” diyerek AK Parti’ye oy vermemeyi Cemaat’e tembih ediyordu.

Cemaat Ak Parti aleyhine orantısız bir mücadele başlatmıştı.

Peki  Cemaat’in bu kadar propagandasına rağmen Ak Parti nasıl iktidar oldu?

Benim cevaplarım şunlardır:

-Cemaat yolsuzluk karşıtı eylemlerin odağı olduğu hakkında inandırıcı olamadı. Hırsızlığa değil hırsıza karşı olduğu izlenimi verdi. Cemaat hırsız dediği kişilerle ortak olabilirdi ama bu hırsız dediği kişiyle arası bozulursa hırsız var diye ortaya atılırdı. Millet haklı olarak sordu: “Madem bu kadar yolsuzluk karşıtıydınız da 10 senedir hiç mi yolsuzluk yapılmadı. İlaç için bir tane yolsuzluğu ortaya çıkardınız mı?” Şunu da sordu tabi: “Sahi bir KPSS sorularının çalınması vardı ne oldu ona?”  “Cevab veremedi”

-Fethullah Gülen’in bazı güçleri vardı. Mesela Fethullah Gülen ünlü bir kişinin zinasına engel olmuştu. Fethullah Gülen ünlü kişiyi durduk yere arıyor ve zina yapmaya gidiyormuşsun gitme diyordu ve ünlü kişiyi zinadan kurtarıyordu. Pekala aynı kerameti yolsuzlukları engellemek için de gösterebilirdi.  Göstermedi, neden? Çünküleyim bu video bir kerameti göstergesi değil bir tehditti. Cemaat Tayyip Erdoğan’ı tehdit ediyordu.

-Tapeler var tabi bir de; cemaat Ak Parti ile en iyi olduğu dönemde bile Ak Parti kurmaylarını dinlemiş ve sırlarını kayıt altında tutmuş gibi bir izlenim oluşturdu. Mesela Egemen Bağış’ın Kuran’ı Kerim’le alay ettiği tape 1 yıllık bir tapeydi. Yani cemaat bu tapeyi Ak Parti ile dost olduğu dönem kaydetmiş bekletmiş ve dostluk bozulunca gündeme getirmişti. Bu kabul edilebilir bir şey değildi.

-Cemaatin hitap ettiği kesimle CHP’ye oy vermek pek uyuşmayan şeylerdi. Cemaat abileri ablaları oylar CHP’ye dediğinde “yav he he” dendi ve oylar yine bilindik yerlere atıldı.

-Cemaat oy potansiyeline çok güveniyordu. 12 Eylül referandumunda yüzde 58 evet çıkmasını kendi başarısı zanneti. Halbuki bu tek başına kendi başarısı değildi. Zira o referanduma evet oyu veren çok çeşitli gruplar vardı. Yetmez ama evet’in Gülen cemaatiyle bir alakası yoktu.

-Gülen Cemaati eskiden çok efendi görünümlü bir cemaatti ama Ak Parti ile ortak olduktan sonra bu efendilikten eser kalmadı pek. Fütursuzlaşmaya başladılar ve diğer cemaatlerle araları baya bir açıldı. Acayip bencilleştiler. Kendi cemaatlerinden olmayan ve fakat cemaatlerine sempatiyle bakan insanları kendilerine sempatiyle bakmamaları için ellerinden geleni yaptılar.

-Hakan Fidan’la ne alıp veremedikleri bir türlü açıklığa kavuşmadı.  Ben hala aynı düşüncedeyim mesela. İran’a olan düşmanlıkları ve İsrail’e olan hayranlık demesek bile “sessizlikleri” bir türlü anlaşılamadı. Fethullah Gülen’in Mavi Marmara’da 9 tane aktivistin öldürülmesinden sonra yaptığı “otorite” açıklaması vicdanlarda kabul görmedi. Otoriteyi bu kadar önemseyen bir insanın otoriteyle olan savaşı garipsendi. Arkasında başka işler arandı.

-Son yayınlanan Ahmet Davutoğlu Hakan Fidan tapesi Cemaate mal oldu. Gülen Cemaati’nin twitter kalemşorları bu tape ilk çıktığında tapenin içerğiyle çok fazla ilgilendi. Belli bir süre sonra tapenin içeriğiyle birlikte nasıl elde edildiği tartışılmaya başlayınca valla billa ben yapmadım moduna girdiyse de inandırıcı olamadı. Bu kadar büyük bir dinlemeye imza atan bir cemaatin seçimlerde yapmak istediği işin çok pis bir iş olduğu izlenimi iyice zihinlere yerleşti.

Velhasıl kelam ben size söyleyeyim arkadaşlar bu yolsuzluk dosyaları ortaya çıktıktan sonra Cemaat bir yerde dursa ve beklese ve hiç ses etmeseydi belki de bu seçim sonuçları daha farklı olacaktı. Ancak cemaat fütursuzca abandı. Abandıkça abandı ve yanlış işlere yöneldi. Bu yolsuzluklardan sonra Ak Parti’ye oy verilmez diyen insanlara kendilerini Ak Parti’nin yolsuzluklarından daha tehlikeli bir iş çevirdiği izlenimi uyandırdı. Ak Parti en nihayetinde bir siyasi partiydi ve bir seçimde oy verilmediği zaman düşerdi ancak bu kadar alengirli işler çeviren bu cemaatin ne olduğu neler yapabileceği hiç ama hiç belli değildi. En son tapenin sızdırılması bunu kanıtlamıştı. Çok tehlikeliydi bu işler ve bu işi çivi çiviyi söker hesabı ancak Ak Parti halledebilirdi. Ve sonuç böyleyken böyle oldu. Benim yorumlamam bu kadar.

Ayrıca şunu düşünmeden de edemiyorum: Ya Cemaat Ak Parti’nin oylarının düşeceğini anlayıp bu işlemlerden sonra da Ak Parti’nin oy kazanacağını hesap edip de bu işlere öyle girdiyse? Yani bütün bunlar Ak Parti’ye oy kazandırmak isteyen Cemaatin son oyunuysa?

Oha mı dediniz? Hala bu ülkede yaşayıp oha diyeceğiniz bir şeyler kalmış demek ki.

 

Leave a comment