İngilizce Kelime Ezberleme Teknikleri

Madem konuyu İngilizce’den açtık oradan devam edelim. Önceki yazılarda bahsetmedim ama İngilizce veya başka bir dili öğrenmede en önemli noktalardan birisi de kelime öğrenmektir. İngilizce’nin bütün kurallarını öğrenmiş olsanız da kuracağınız cümleler bildiğiniz kelime miktarıyla sınırlıdır. Ne kadar fazla kelime bilirseniz o dili o kadar iyi kullanırsınız.

İngilizce kelime ezberleme teknikleri diye Google’a arattığınızda çok fazla sonuç bulacaksınız. Bu dili öğrenmeye çalışan insanların en büyük problemlerinden birisi kelime bilgisinin yetersiz kalması olduğundan insanlar arayış içindeler. Ben de İngilizce öğrenme işinin içinde olduğumdan araştırmalar yaptım tabi. Ne bulduğumu anlatacağım lakin hangi yöntemlerin işe yaramadığından bahsetmem lazım önce: bir kere papağan gibi kelimeleri ve onların anlamlarını ezberlemeye çalışma işi yaş. Onu geçin derim. Sözlüğe kelimeler ve anlamlarını bakıp onları ezberlemeye çalışma işi milyonlarca kişi tarafından denenmiş ve başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bazen ben sözlüğe bakarak günde beş tane kelime ezberlesem haftada 35 kelime, ayda 105 kelime, yılda 1260 kelime öğrenmiş olurum diye düşünürdüm. Lakin ki o iş öyle değildir. Zira ezberleme yöntemi her konuda olduğu gibi burada da yaş arkadaşım. Unutuyorsun. Belki ben geri zekalı olduğum için unutuyor olabilirim bilemem ama bu yöntemi kimsenin tavsiye ettiğini duymadım görmedim.

Bir de hafıza teknikleriyle kelime ezberlettiğini iddia eden tacirler var.  Hazırladıkları videolarda İngilizce kelimeleri çağrıştıracak olaylar var. Onları dinleyerek İngilizce kelimeleri ezberliyormuşsunuz. Ben İngilizce kursuna başladıktan sonra kelime ezberlemek için bir ara bunları araştırmıştım. Youtube’dan birkaç video izlemiştim de sarmamıştı. Mesela “carpet” kelimesini öğretmek için verdikleri örnek şöyleydi: “kar yağıyordu evin çatısı yoktu kar pıt pıt diye halının üzerine düşüyordu.” Kar ve pıt kelimelerini birleştirip oradan carpet’in okunuşunun “karpıt” olduğu ve anlamının da “halı” olduğu insanların aklında kalacakmış. Sizi bilemem ama zor iş. Ben uğraşamam şahsen. Yüzlerce kelimeyi bu şekilde akılda tutmak pek de mantıklı gelmiyor. Zaten ben bu şekilde yüzlerce kelime ezberledim diyen biriyle de karşılaşmadım hiç.

Kelime ezberleme konusunda en iyi teknik üzülerek söylemem gerekir ki okuma tekniği. Yani yine okuyacaksınız arkadaşım okumadan bir şey öğrenilmiyor. Kelimeleri cümle içinde okuyarak öğreneceksiniz.  Zaten sözlüğe bakıp bir kelimenin anlamını ezberlemek o kelimeyi bilmek anlamına gelmiyor. Cümle içinde nasıl kullanıldığı da önemli.  Daha çok kelime için daha fazla okuma yapmanız gerekiyor. Okuma derken bir elinize hikaye kitabı bir elinize sözlük alıp bilmediğiniz kelimeyi sözlükten bakarak okumaktan bahsetmiyorum. Gramer konusunda biraz aşama kaydettikten sonra hikayeleri anlamaya çalışmadan okumak, kelime öğrenme açısından çok faydalı. Bu okumadaki amaç okunan hikayede ne demek istendiğini anlamak değil kelimeleri yakalamaya çalışmak. Bilmediğin kelimeleri cümle akışlarından tahmin etmeye çalışacaksın. Biraz da kafa yoracaksın haliyle. Üstelik farklı anlamları olan kelimeleri farklı cümlelerde gördükçe o kelimenin diğer anlamlarını da rahatça öğrenebileceksin. Seçtiğin hikaye kitabı daha önce Türkçesini okuduğun bir hikaye kitabı olursa tam süper olur. Oradan anlamak çok daha kolay.  Mesela “go” gitmek demek. Go’nun gitmek demek olduğunu ben zaten biliyordum. İlkokuldan beri her İngilizce örnek cümle kurmak gerektiğinde “I go to school by bus” diye diye iyice bellendi zaten bu kelime. Ancak “go on” kelimesinin devam etmek anlamına geldiğini ben böyle kitaplar karıştırarak öğrendim.

Okumaya ek olarak dinleme de fena bir yöntem değil. Mesela yabancı radyo dinleyerek spikerin söylediklerini anlamaya çalışmak gibi. Ancak bu dinleme işi okumaya nazaran daha bir sıkıcı oluyor. Birçok kelimeyi anlamadığınız için insan çok çabuk sıkılıyor.

Velhasıl kelam İngilizce öğrenmek işine girdiyseniz zaten sıkıcı bir işe girdiniz demektir. İngilizce kelime ezberleme teknikleri veya İngilizce kelime öğrenme teknikleri de sıkıcı. Ancak şu var; bu sıkıcı işleri yaptıktan sonra İngilizce konuşuyor olmak çok eğlenceli. Hele bir de yabancı birisiyle İngilizce muhabbete daldığınızda bütün bu sıkıcı çalışmalar unutulup gidiyor meyveleri yemeye başlıyorsunuz. Ben geçenlerde metrobüste Portekizli bir çiftle tanıştım. Garipler kimselere dertlerini anlatamıyorlardı. Müthiş İngilizcemle (!) şaka maka acayip yardım ettim. Çok hoşuma gitti. Hakikaten yani bu kadar sıkıcı işler sonunda basit de olsa muhabbet edebilmek değiyor yani.

Leave a comment